1 - Akraba evliliği dinimizce doğru mudur? Cevap: Dinen mahrem olup kendileriyle evlenmek haram olanlar üç nevidir. 1- Nesep sebebi ile haram olanlar. Bunlar 7 sınıftır. Anneler, kızlar, kıskardeşler, halalar, teyzeler, erkek kardeşin kızı ve kızkardeşi. 2- Süt sebebi ile haram olanlar. Nesep sebebi ile haram olanlar süt sebebi ile de haramdırlar. Yani onlar da 7 sınıftır. 3- Sıhriyet sebebi ile haram olanlar. Kur’an-ı Kerim’de bunlar 4 sınıf dile getiriliyor. A- Babanın eşi; Üvey anne B- Oğlun eşi: Gelin C- Eşin annesi: Kayınvalide D- Eşin kızı: Üvey kız Yukarıda zikrettiğimiz kimseler ebedi olarak haramdırlar. Ayrıca geçici olarak haram olanlar da vardır. Kur’an-ı Kerim’de bunlar üç sınıf dile getirilmiştir; 1- İki kız kardeş ile aynı anda evlenmek, 2- Zevce ile halası veya teyzesi ile aynı anda evlenmek yani ikisini bir arada bulundurmak, 3- Evli olan kadın, Bunlardan maada akraba olsun, yabancı olsun onunla evlenmek caizidir. Peygamber (SAV) Efendimiz halasının kızı olan Hz. Zeynep ile evlenmiştir. Aynı zamanda Hz. Ali amcaoğlu Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz’in kızı olan Fatma ile evlenmiştir. Demek yakın olsun, uzak olsun akraba ile evlenmek caizdir. Ama yabancı ile evlenmek daha iyidir. Hatta Şafii Mezhebi fıkıh kitapları yakın akraba ile evlenmek tenzihen mekruhtur, diye kaydediyorlar.
2 - Acaba bir kadın ve kadınlar topluluğu bir yerde veya evde erkeğin arkasında namaz kılabilirmi? Cevap: Sakıncası yoktur. Peygamber (SAV) Efendimiz zamanında da bu olurdu. Kadınlar son safta olurlar. Hacda ve umrede de bu şekilde kılınmaktadır. Önemli olan kadın ve erkeğin aynı safta karışık olarak namaz kılmamasıdır. Bu caiz değildir.
3 - Bir bayanın bir işde çalışabilmesinin şartları nelerdir? Cevap: Bir hanım olarak avret yerlerinizin açılmadan çalışılması lazım. Eğer çalıştığınız yer güvenli bir yer ise, genç bir erkek veya erkeklerle kapalı bir odada güvensiz bir şekilde çalışmıyorsanız çalışmanız uygun olur. Ama çalıştığınız yer güvenli değilse, bekar ve genç erkeklerle kapalı bir odada yalnız kalıyorsanız tehlikeli olabilir. Bu durumda çalışmanız uygun olmaz.
4 - Çarşaf giymek şart mı? Pardesu altında pantolon giymek caiz mi? Cevap: Kıyafet meselesi adete bağlı bir şeydir. Bir memlekette pardesu giymek adet ise giyilir. Adet değil dikkat çekiyor ise dışarıda onu giymek doğru değildir. Burada önemli olan; kıyafet avret yerlerini tam örtmeli ve hatları belli edecek kadar dar olmamalı. Pardesunun altına pantolon giyilmesini tavsiye edilir. Herhangi bir düşme veya pardesunun açılmasına vesile olacak durumda pantolon kısmen de olsa tesettür sağlamaktadır. Ayrıca kibire vesile olacak , kibir için giyilen kıyafetlerden de sakınmak lazımdır. Peygamber (SAV) Efendimiz “Kalbinde zerre miktarı kibir olan kimse Cennet’e giremez” buyurmuştur. Bir zat: “İnsan elbisesinin güzel olmasını istiyor”. demiş, bu kibir sayılır mı? , Peygamber (SAV) Efendimiz “Şüphesi Allah güzeldir. Güzelliği sever. Kibir ; hakkı inkar ve insanları tahkir etmektir.” buyurmuştur. Netice olarak diyebiliriz ki , dar ve vücud çizgilerini gösterecek kadar şeffaf olmadığı takdirde insanlar arasında genelde giyilip de renk ve biçimi ile dikkati çekmeyen elbiselerin giyilmesinde beis yoktur. Bir zaman ve bölgede kibir alameti sayılan bir giysi , başka bir yer ve zamanda böyle sayılmayabilir.
5 - Doğum kontrolü caiz midir? Cevap: Doğum kontrolü meselesi ülkemizi ve İslam alemini aşan bir meseledir. Her yerde ondan söz edilmektedir. İslam aleminde münakaşası yapıldığı gibi , hristiyanlık aleminde de münakaşası yapılmaktadır. Asrımızda Mevdudi , Seyyin Kutup , Ahmed al- Şarbasi ve Said al-Buti gibi zevat bu konuyu ele alarak durumu açıklamışlardır. Evlenmek , Peygamber (SAV) ‘in sünnetlerinden biridir. Evlenmenin birçok hikmetleri vardır. 1- Fıtratın ihtiyacını karşılamaktır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor : “Huzur bulasınız diye cinsinizden sizin için eşler yaratması , Allah’ın en büyük ayetlerindendir.” (Er-RUM 21) 2- Neslin devamı ve beşeriyetin çoğalmasıdır. Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyurur : “Evleniniz . Çünkü ben sizin çoğalmanızla iftihar ediyorum.” (Buhari – Müslim) 3- Şerefi muhafaza edip ahlaksızlığa düşmekten korunmaktır. Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyuruyor . “ Ey gençler , evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü o, gözü –harama bakmaktan – korur, zinadan muhafaza eder.” (Müslim) Durum böyle olmakla beraber iradesi kuvvetli olup gayri meşru hayata yaklaşmayacağını bilen kimsenin evlenmeyebileceği gibi , evlenen kimse de azl gibi bir yol ile çocuk yapmamak için tedbir alabilir. Cabir bin Abdullah (ra) dan şöyle rivayet edilmiştir. “ Kur’an-ı Kerim nazil olurken biz azl ederdik. Bu durum Peygamber (SAV) ulaştığı halde bizi men etmedi”. (İbn Mace) Azl’in manası meniyi dışarı atmaktır. Azl ile ilgili çok hadis vardır. Bir kısmı onu hoş görmemiş ise de kesin olarak yasaklanmayan bir hüküm de getirilmemiştir. Bunun için Cumhuru ulemaya göre kadının rızası ile azl mübah kabul edilmiştir. Hatta Şafii ulemasının birçokları kadının rızasını almak söz konusu değil diyorlar. Fakat tamamı ile tenasül cihazının görevine son vermek için ilaç kullanmak veya ameliyata başvurmak kesinlikle haramdır. Bu husus için asla cevaz olmamıştır. Sa’d bin Ebi Vakkas’tan rivayet edilmiştir. “Peygamber (SAV), Allah’a kulluk etmek maksadıyla daimi suretta evlenmeyi terketmek isteyen Osman bin Ma’zun ‘un dileğini reddetti. İzin verseydi biz de kendimizi iğdiş edecektik” Meni rahimde yerleştikten sonra nutfe ve alaka – kan pıhtısı- halinde iken herhangi bir ilaç ile onu düşürmenin caiz olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır. Hanefi ulemasından meşayih-i Maveraünnehir , Cevahir al- Ahlati ve al-Nehr Şafii ulemasından Abu İshak el- Merzedi ve Remli’nin sözünden anlaşıldığına göre mazeret olmasa da caizdir. Gazali , İbn Hacer , al Bahr ve Hanefi mezhebinde racih kavle göre mazeret olmasa caiz değildir. Ama meşru bir mazerete binaen onu aldırtmak veya ilaç ile onu düşürmekte beis yoktur. Meşru mazerete birkaç misal ; 1- Hamile kadının hastalığını arttıracak veya helakine vesile olacak hastalığın bulunması. 2- Çevrenin çok bozuk olup fitne ve fesadın yaygın halde olması, yani doğacak çocuğun ahlakını bozacak mahiyette olması, 3- Fakr ve zaruretin hüküm sürmesi. İbn Vehban şöyle diyor: hamile kadının hamli alınmadığı takdirde, emzikli çocuğunun sütü bozulup babasının da fakir oluşu yüzünden kendisine süt verecek bir kadın bulamamış olması bir mazerettir.
6 - Evleneceğimiz bayanda ne gibi özellikler aramalıyız? Cevap: Dindar, namuslu, becerikli, ev işlerini yapmasını bilen, iyi bir aileden, temiz bir kimse almaya gayret edin!.. Çünkü, o sizin eşiniz ama aynı zamanda sizin çocuğunuzun annesi... Çocuk yetiştirmeyi bilsin, evi yönetmeyi bilsin... Sadakatli olsun, güzel huylu olsun... Sen ona kızarsın, bağırırsın; o yumuşak davranır, alttan alır, idare eder... Sen unutursun, o hatırlatır... Allah bir insanın hayrını murad etti mi, ona böyle unuttuğunu hatırlatan, hatırladığı şeyi yapmakta yardımcı olan iyi bir arkadaş nasib eder. Hayat arkadaşı da böyle... ''Hadi efendi, hadi kalk! Ben uyandım, sen de kalk, teheccüdü kılıverelim!'' dese bir kadın, dünyalara değer... Böyle bir kimseyi bulmağa çalışmalı!.. Ehli Takva birisini bulmak için Allah’a önce dua etmelidir. Sonra çevrenizde bildiğiniz takvalı, güvenilir kişilerden, yakın tanıdığınız akrabalarınızdan bilgi alarak uygun bir aday araştırın. Ancak, evlilik kaderde yazılıdır, Allah’ın takdiridir. Sizin için kim yazılmış ise onunla evleneceksinizdir. Bu konuda siz elinizden gelen gayreti gösterin ve Allah’a tevekkül edin.
7 - Bir kadına kayınpederi harammıdır? Cevap: Gelin ev ortamında kayınpederin yanında kısa kollu saçı açık iş yapabilir. Ancak edeben yapmasa daha iyi olur. Yoksa haram değildir.
8 - Kadının kocasına karşı görevleri nelerdir? Cevap: Evlilik ve nikah müessesi imandan sonra ibadet anlayışı içerisinde önemli ciddi bir meseledir. İnsan dinini nikahla tamamlamış olur. Diğer yarısı da takvadır. Hadisi şerifteki ifadesiyle. Sorulan soruya bulunacak cevap mecburiyet açısından yani, iş mahkemeye intikal ettiği zaman hakimin mecbur kılacağı şekliyle sorumluluk farklıdır. Diyaneten yani bir müftüye fetva olarak sorulduğunda alınacak cevap farklıdır. Ahlaken verilecek cevap farkldır. İnsanlık olarak yani mürüvveten alınacak cevap farklıdır. Örf ve adet itibari ile alınacak verilecek cevap farklıdır. Bu sorumluluğu bir ibadet anlayışı içerisinde bizi cennete götüren en kolay en kısa sebep olarak düşünmek faydalı olur. İşi en aşağı dereceden ele almak ailede huzursuzluğa geçimsizliğe sevgisizliğe neticede ayrılığa sebep olur. İşi itikad, amel, ahlak, örf, ve karşılıklı muhabbet ve sevgi noktayı nazarında ele almak gerekir. Burada eşlerin birbirlerine olan tavır, anlayış da önemlidir. Ayet-i Celle de Rum süresinde 21. Allah’ın ayetlerinden biride onlara (eşlerinize) gönül veresiniz diye sizin için sizden zevceler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet yaratmasıdır. Burada 1 karşılıklı nefislerin sukunet ve tatmini eşler arasında meveddet ( aşırı sevgi) ve rahmet ( acıma ) zikredilmektedir. Bu hedeflere vardırıcı her türlü davranış insanın sorumluluğunda olmalı. Misal olarak bir bey hanımını mahkemeye verse yemek pişirmiyor çay pişirmiyor çamaşırımı yıkamıyor diye mahkeme hakim kadını mecbur edemez müftüye sorsa yapması lazım geldiği şeklinde fetva verir. Örf ve adet de ise aile ve kişiye göre değişik uygulama olabilir. Ama sevgi merhamet ve nefislerdeki sukunetin temini için giriş çıkışlardaki güler yüz, bir şey ikram ederken iltifat ve takdim nezaket ve kibarlık önemlidir. Mühim olan aile içerisindeki sevgi merhamet ve sukunetin temini ile Allah’ın rızasının kazanılması gaye ve hedef edinilmelidir.
9 - Cünüplük nasıl olur? Ne hallerde abdest almamız gerekir ve ne şekilde abdest alınır? Cevap: Cünüplük şehvetle meninin atılmasından ve cinsel ilişkiden meydana gelir, erkek ve kadınların cinsel ilişki kurmaları sonrası oluşan bir haldir. Şehvetle yerinden ayrılan ve şehvetle dışarıya atılan bir meniden dolayı gusletmek gerekir. Kuru hiç bir yer bırakmamak üzere bedenin her tarafını yıkamaya gusül denir. Gusül yapmayı gerektiren haller: 1) Cünüplük Hali: a) Erginlik çağında olan kadın ve erkeğin cinsi ilişkide bulunması b) Uykuda veya uyanıkken kadın veya erkeğin belirli organlarından bilinen sıvının gelmesi. 2) Her ay belirli zamanlarda kadınlarda görülen âdet hâlinin bitmesi, 3) Doğum yapan kadınlarda lohusalık hâlinin sona ermesi. Bu durumda olanların gusül yapmaları farzdır. Gusülsüz Yapılamayan İşler Gusül yapması farz olan kimse yıkanmadıkça şunları yapamaz: 1) Namaz kılamaz. 2) Kur'an okuyamaz. 3) Kur'an'a el süremez. 4) Kâbeyi tavaf edemez. 5) Bir zorunluluk olmadıkça câmiye giremez. Ayrıca kadınlar, âdet gördükleri günlerde ve lohusalık hallerinde oruç tutamazlar. Gusül yapmayı gerektiren haller bulunmadığı zaman bile cuma ve bayram namazları için gusletmek (yıkanmak) sünnettir. Guslün Farzları Guslün Farzları Üçtür: 1) Ağıza su alıp boğaza kadar çalkalamak, 2) Buruna su çekip yıkamak, 3) Bütün vücudu (iğne ucu kadar kuru yer bırakmıyarak) yıkamak. Gusül Nasıl Yapılır Gusül yapacak olan bir kimse önce besmele okur ve yıkanmaya niyet eder. Ellerini bileklere kadar yıkadıktan sonra edep yerlerini yıkayıp temizler. Bundan sonra sağ avucu ile ağzına üç kere su alır ve her defasında boğazına kadar ağzının içini iyice çalkalar. Oruçlu ise boğazına su kaçmamasına dikkat eder, sonra sağ avucu ile burnuna üç kere su çekip her defasında sol eli ile sümkürür ve burnunu temizler. Bundan sonra yukarıda anlattığımız gibi abdesti tamamlar. Abdest bitince evvelâ üç defa başına, daha sonra üç defa sağ omuzuna, üç defa da sol omuzuna su dökerek yıkanır. Suyu her döküşte ellerinin erebildiği yere kadar vücudunu oğuşturur. İğne ucu kadar kuru yer bırakmamak üzere vücudun her tarafını üç defa iyice yıkar. Yıkanırken: Göbek boşluğu, kulakların iç kıvrımları, küpe delikleri, diş araları, bıyık, saç ve sakal ile bunların diplerinin ıslanmasına özellikle dikkat edilir. Gusülde dua okunmaz, üzerinde bir örtü yoksa kıbleye dönülmez ve gereksiz yere konuşulmaz. İşte farzlarına ve sünnetlerine riayet edilerek yapılan gusül budur. Gusül yapması gereken bir kimse, ağzına ve burnuna su alıp iyice çalkaladıktan sonra akar bir suya, denize veya büyük bir havuza girerek vücudunun her tarafını ıslatırsa gusül yapmış olur
10 - Hanımlar ozel gunlerinde icerisinde ayet ve hadis bulunan kitapları ele alır ve okuyabilirler mi? Cevap: Hayız veya nifas (loğusalık) hali içinde olan kadınlar namaz kılamaz, şükür secdesi bile yapamazlar. tutamazlar. Kur’an-ı Kerim’den bir ayet dahi okuyamazlar, ancak dua ayetlerini dua niyeti ile okuyabilirler. Kur’an-ı Kerim’e veya Kuran ayetlerinin yazılı bulunduğu levhalara ve paralara, tam ayet olmasa bile dokunamaz , tutamazlar. Kur’an tercümesi için de böyledir, onu da ele alamazlar.
11 - Kadının ay hali bittikten sonra gusul abdesti almadan yani temizlenmeden önce eşi ile cima etmesinde dinen bir sakınca var mıdır yok mudur? Cevap: Ay hali, 10 günden az sürmüşse: caiz olması için ya bir namaz vaktinin geçmiş olması ya da gusletmiş olması gerekir. 10 gün sürmüşse: Bu şartlar olmaksızın caizdir.
12 - İslam'da kadınların hakkı nelerdir? Kadın 2. plana mı itilmiştir? Cevap: İslami toplumda kadın ikinci planda değildir. Zamanımızda kadın haklarını savunanlar gerçekte kadını savunmamakta, onların ticaret metaı haline getirilmeleri, aileyi dağıtmaları, genel ahlakı bozmaları doğrultusunda çalışmaktadırlar. İslam'da kadının özel mülkiyet hakkı vardır. Rızası olmaksızın kimse onun malına dokunamaz. Nafakası babası ya da kocası üzerinedir. Kendisinin hiçbir mali mükellefiyeti yoktur. Anne hakları bütün haklardan önce zikredilmiştir. Mirasçılık hakkı vardır. Erkeğin onun önünde olması kadının hakkının o erkek tarafından korunmasına, böylece kadının istismar edilmemesine yöneliktir. Tesettür kadını korumak içindir.
13 - Kadınların kaşlarını inceltmeleri dinen uygun mu? Cevap: Kaş aldırmak... caiz değildir. Ancak kaş acayip yaratılışlı bir durumda ise onu normalleştirmek caizdir. Normal kaşlı birinin kaşını aldırarak başka şekillere sokması lanetlenmiştir.
14 - Ailemizden habersiz ve izinsiz bir şekilde nikahlanabilir miyiz? Cevap: Şafi , Hanbeli ve Maliki mezheplerine göre velisiz (Baba, baba yoksa dede, dede yoksa kardeş) kıyılan nikah geçeli değildir. Bizzat veli tarafından nikah kıyılmalıdır. Hanefi mezhebine göre ise kadın buluğ çağına ermiş ve aklı başında olursa bizzat şahitler huzurunda evlenebilir. Ama 2 erkek veya 1 erkek 2 kadın şahit olmalıdır.
15 - DİNİMİZDE NİŞAN VAR MIDIR VARSA NİŞAN SURESINCE CIFTLER NE ŞEKILDE GÖRUŞEBİLİRLER Cevap: Nişan birbiri ile evlenmeye namzet olan kimseler için vaad, bir sözden ibarettir. Nikah değildir. Nikahlılar için mübah olan şey asla nişanlılar için mübah olamaz. Nişanlılar nikah olmayınca yabancıdırlar. Dini nikah kıyılmadan değil öpüşüp koklaşmak, yalnız olarak ikinizin kapalı bir odada bile bulunmanız caiz değildir. Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyuruyor : “ Bir erkekle bir kadın yalnız olarak biraraya gelirse mutlaka onların üçüncüsü şeytandır.”(Tabarani Halukü’l Müslim , s.60) Böylece yalnız olarak biraraya gelmeniz haram olmuş oluyor. Nice nişanlılar nişanları bozularak ayrı ayrı kimselere varmışlardır. Bunun için nişanlıların ciddi davranmaları ve İslam’ın yasakladığı hududu aşmamaları gerekir. Nikah için ise imam zorunluluğu yoktur. Resmi nikahlar da usulune uygun yapıldığında kabul edilir. Hanefi Mezhebi ne göre karı-koca olacak kimseler akıl baliğ 2 erkek veya 1 erkek 2 kadın şahit huzurunda evlenebilirler. Koca adayı gelin adayına “ Ben seninle şu kadar mihir mukabilinde evlendim” dese , gelin adayı da “ Ben de seninle şu kadar mihir mukabilinde evlenmeyi kabul ettim” dese nikah olmuş olur. Ancak toplumumuz bu konuları söylemesini bilmedikleri için imamların nikahını tercih ediyorlar. Yoksa yukarıda belirtilen sözlerin şahitler huzurunda söylenmesi ile nikah akdi yapılmış olur. Ancak biz yine de resmi nikah yapılmadan (ki resmi nikah da yukarıda belirtilen şekilde yapılırsa dini nikah tamam olmuş olur) dini nikahın yaptırılmasını uygun bulmuyoruz. Nice nişanlılar vardır ki resmen evlenmeden dini nikah kıydırıyorlar ve sonra şu veya bu sebeple eşlerden biri ayrılmayı istiyor. Nice nişanlılar nişanları bozularak ayrı ayrı kimselere varmışlardır.
16 - Zorunlu hallerde peruk takarak okumanın veya çalışmanın hükmü nedir? Cevap: Bilindiği gibi Nur suresinin 31. ve Ahzap suresinin 33,35 ve 59. ayetlerinde kadınların örtünmeleri , vücutlarının ziynet yerlerini yabancılara göstermemeleri emredilmektedir. Bu konuda birçok hadis de vardır. Allah Kur’an-ı Kerimde kadınların vücutlarını örtmelerini emredip , başkalarına göstermelerini yasakladığına göre onların avret mahallerini yabancıların görebileceği şekilde açmaları haramdır. Zaruret olmadıkça avret sayılan bir uzvun tamamını ya da bir kısmını açamazlar. Zaruret, yasak olan bir şeyi yapmadığı takdirde helaki veya helake yaklaşmayı gerekli kılan şeydir. Ali Haydar Mecelle Şerhinde zarureti aynen şu şekilde tarif etmiştir: “Zaruret; memnu tenavül etmediği takdirde helaki müstelzim olan haldir.” Buna göre İslam’a hizmet etmek gayesiyle de olsa İslam’a taban tabana zıt düşen, kadının namahrem yerlerini ve avretini açmaya zorlayan okullarda okumanın zaruret kabul edilmesi mümkün değildir. Ayrıca kadınların mutlaka bilmesi gereken şeyleri, avret açmayı gerektirmeyen okul ve kurslardan öğrenmeleri pekala mümkündür. İslam hizmeti böyle bir yol ile ifa edilemez. Ayrıca İslam tarihi hiçbir resmi tahsili olmadığı halde kendisini özel olarak yetiştirip İslam’a ve ilme hizmet eden kadınlarla doludur. Şüphesiz kadınların avret açma ve ihtilat gibi İslam’ın yasakladığı şeyler olmazsa okutulmaları gerekli ve okumaları zaruridir, bunda büyük faydalar da vardır. Ama bu haramı işlemeyi tecviz etmez. Bilindiği gibi “Zararları gidermek, maslahatları celp etmekten evladır” diye meşhur bir fıkıh kaidesi vardır. İslam’ın yasaklara gösterdiği itina, emirlere gösterdiği itinadan daha büyüktür. Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz bir hadisi şerifinde “Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüz yettiği kadarını yapınız. Birşeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınınız” buyurur. Bundan dolayı meşakkati defetmek için vacibi terk etmek caizdir, ama günahları, özellikle büyük günahları işlemekte müsamaha yoktur. Bezzazi’nin ifadesine göre avret yerini örtecek bir şey bulamayan kimse , nehir kenarında da olsa istincayı terk eder. Çünkü yasak , emre tercih edilir. Kadına gusul gerekse ve erkeklerden gizlenecek bir yer bulamazsa guslü terk eder. Demek oluyor ki , bir haramı işlememek için farz bile terk edilir. O halde sadece umulan bir maslahat için nassların haram kıldığı bir şeyin işlenmesi tecviz edilemez. Bize göre bu her okul için aynıdır. Müslümanların , kadınların başlarını açabilmeleri için İslam’ın hükümlerini zorlayacakları yerde, kadınların İslami kiyafetler içerisinde okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu yolda gayret sarfetmeleri gerekir. Ancak, en nihayetinde okuma veya çalışma talebi tercih edilecekse , çaresiz kalınıyorsa kadını süslemeyen , cazip ve çekici kılmayan bir peruk kullanılabilir. Ancak boyunlarının yine kapalı olması lazımdır. Peruk da insan saçından yapılan peruk olmamalı, hayvan saçından veya sentetik malzemelerden yapılmış olması gerekmektedir.
17 - Saçımı boyatmak istiyorum caiz mi Cevap: Boya eğer saçta bir tabaka oluşturuyorsa gusle manidir. Ayrıca başı meshederen abdeste de manidir. Ancak tabaka oluşturmuyorsa , saç ile suyun temasına engel olmuyorsa durum değişir. Burada önemli olan abdeste mani olacak şekilde saçta tabaka oluşturup oluşturmadığıdır.
18 - Kadınların sakal ve bıyık bölgesine çıkan tüylerini yok etmeleri caizmidir? Cevap: Kadının sakal ve bıyıklarını tıbbi yollarla yok etmesi caizdir
19 - Kadınların yalnız başına/ birden fazla kadının yolculuk yapabilmelerinin şartları nelerdir? Cevap: Bir kadının Hicaz’a veya mesela Ankara’dan İstanbul’a gibi uzak bir yere tek başına gitmesi caiz olmadığı gibi, kocası veya mahremi olmadan birkaç kadınla birlikte olsa da gitmesi caiz değildir. Ancak , Şafii Mezhebine göre emniyette olursa, ilk hac ile mecburi bir iş için bir kadının kocası veya mahremi olmadan iki veya daha fazla kadın ile birlikte gitmesinde bir beis yoktur. Diğer bir görüşe göre, kadının varacağı yere kadar emniyet varsa ve herhangi bir fitne yoksa tek başına seyahat etmesi de caizdir.